Pandemi ile birlikte iş dünyasında köklü değişimler yaşandı ve bu değişimlerin en belirgin yansımalarından biri de kuşkusuz uzaktan çalışma modelinin yükselişi oldu. Geçmişte sadece serbest meslek sahipleri veya belirli sektörlerdeki bireyler tarafından tercih edilen evden çalışma, bugün neredeyse her alanda yaygın bir norm haline geldi. Bu dönüşüm, çalışma yaşamımızda pek çok avantaj sunarken, beraberinde bir takım zorlukları ve psikolojik etkileri de getirdi. Uzaktan çalışmanın psikolojisi, evden çalışmanın yükselişini ve düşüşlerini anlamak, iş dünyasının geleceğini şekillendirmek adına hayati önem taşımaktadır.

Evden Çalışmanın Yükselişi

Uzaktan çalışma, konumdan bağımsız bir şekilde profesyonel görevleri yerine getirme esnekliği sağlayarak, çalışanlara zaman ve mekan özgürlüğü sunmaktadır. Bu model, işe gidip gelme süreçlerinde kaybedilen zamanın azaltılması, iş ve özel hayat arasında daha iyi bir denge kurulabilmesi gibi pek çok avantajla birlikte gelir. Ayrıca, işverenler için de ofis masraflarının azaltılması, yetenek havuzunun genişletilmesi gibi faydaları beraberinde getirir.

Psikolojik Etkiler

Evden çalışmanın psikolojik etkileri karmaşıktır ve bireyden bireye değişkenlik gösterir. Olumlu tarafta, çalışanlar daha esnek bir çalışma programı ve iş-yaşam dengesi bulma konusunda daha fazla kontrol sahibi olabilirler. Ancak, evden çalışmanın izolasyon, motivasyon eksikliği, çalışma ve özel hayat arasındaki sınırların bulanıklaşması gibi zorlukları da vardır.

Motivasyon ve Üretkenlik

Uzaktan çalışma, motivasyon ve üretkenlik üzerinde çift yönlü bir etki yaratabilir. Bazı bireyler için, ev ortamında çalışmak dikkat dağıtıcı unsurların azlığı ve rahatlık nedeniyle daha verimli olabilir. Diğer yandan, bazı çalışanlar için ofis ortamının sağladığı yapı ve sosyal etkileşim eksikliği motivasyon düşüklüğüne ve dolayısıyla üretkenlikte azalmaya neden olabilir.

Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık

Evden çalışmanın getirdiği en büyük zorluklardan biri, sosyal izolasyondur. Ofis ortamlarında doğal olarak gerçekleşen sosyal etkileşimlerin eksikliği, uzun vadede çalışanların yalnızlık hissetmelerine ve hatta depresyon gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, uzaktan çalışanların sosyal bağlarını güçlü tutmaları ve sanal toplantılar, sosyal medya gibi araçlarla iletişimde kalmaları önemlidir.

Çalışma ve Özel Hayatın Dengesi

Evden çalışırken çalışma ve özel hayat arasındaki sınırların bulanıklaşması, bir diğer önemli sorundur. Ev, hem iş hem de dinlenme yeri haline geldiğinde, bu iki alan arasındaki geçişler zorlaşabilir. Çalışanlar kendilerini sürekli olarak “iş modunda” hissedebilir ve bu durum uzun vadede tükenmişliğe yol açabilir.

Geleceğe Bakış

Uzaktan çalışma modelinin getirdiği zorluklara rağmen, bu modelin iş dünyasının geleceğinde önemli bir yer tutmaya devam edeceği aşikardır. Bu bağlamda, işverenlerin ve çalışanların bu yeni çalışma düzenine uyum sağlamaları, psikolojik etkileri anlamaları ve yönetmeleri gerekmektedir. İşverenlerin esnek çalışma saatleri sunması, sanal toplantılarla ekip ruhunu canlı tutması ve çalışanların mental sağlığını desteklemesi, bu dönüşümün sağlıklı bir şekilde yönetilmesinde kritik öneme sahiptir.

Uzaktan çalışmanın yükselişi, modern iş dünyasının kaçınılmaz bir parçasıdır. Bu modelin sunduğu fırsatların yanı sıra getirdiği zorlukları da kabul ederek, hem işverenler hem de çalışanlar için sağlıklı, üretken ve tatmin edici bir çalışma ortamı yaratmak mümkündür. Bu süreçte, uzaktan çalışmanın psikolojik etkileri üzerine yapılan araştırmalar ve paylaşılan deneyimler, geleceğin çalışma yaşamını şekillendirmede önemli bir rol oynayacaktır.

Dijital Dönüşümün İş Dünyasına Etkisi: Gelecekteki İş Modelleri

Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi, iş dünyasında önemli değişikliklere yol açmaktadır. Dijital dönüşüm, şirketlerin iş yapma şekillerini temelden değiştirirken, gelecekteki iş modellerini şekillendiren bir etken haline gelmiştir. Bu makalede, dijital dönüşümün iş dünyasındaki etkilerini ve gelecekteki iş modellerini inceleyeceğiz.

1. Dijital Dönüşüm ve İş Süreçleri: Dijital dönüşüm, iş süreçlerinde verimliliği artırmak ve rekabet avantajı sağlamak amacıyla teknolojik yeniliklerin entegre edilmesini içerir. İş süreçlerindeki bu dönüşüm, otomasyon, yapay zeka ve veri analitiği gibi teknolojileri içerir. Bu sayede şirketler, daha hızlı ve etkili bir şekilde operasyonlarını yönetebilirler.
2. Müşteri Deneyimi ve Dijital Dönüşüm: Dijital dönüşüm, müşteri deneyimini önemli ölçüde etkilemektedir. Çevrimiçi platformlardaki alışveriş deneyimi, kişiselleştirilmiş hizmetler ve interaktif iletişim, müşteri sadakatini artırmak için kullanılan dijital stratejilerin sadece birkaç örneğidir. Şirketler, müşteri odaklı dijital yaklaşımlarla rekabet avantajı sağlamak için sürekli olarak yeni yollar araştırmaktadır.
3. Gelecekteki İş Modellerinde Esneklik: Dijital dönüşüm, iş modellerini daha esnek ve adapte edilebilir hale getirmektedir. Geleneksel hiyerarşik yapıların yerini, daha hızlı kararlar alabilen, işbirliğine dayalı ve esnek organizasyonlar almaktadır. Gelecekteki iş modelleri, değişen pazar koşullarına hızlı bir şekilde uyum sağlayabilen şirketlere odaklanacaktır.
4. Yeni Gelir Modelleri ve Dijital İnovasyon: Dijital dönüşüm, yeni gelir modellerinin ortaya çıkmasına da olanak tanımaktadır. Abonelik tabanlı hizmetler, dijital içerik satışı ve platform ekonomisi gibi inovatif yaklaşımlar, şirketlere gelir çeşitlendirmesi ve sürdürülebilir büyüme fırsatları sunmaktadır.
5. Dijital Liderlik ve Yetenek Yönetimi: Gelecekteki iş modelleri için başarılı olmak, dijital liderlik ve yetenek yönetiminin etkili bir şekilde uygulanmasını gerektirir. Şirketler, dijital çağın gereksinimlerine uygun liderlik becerileri ve çalışan yetenekleri konusunda stratejik planlamalar yapmalıdır.

Sonuç:

Dijital dönüşüm, iş dünyasında radikal değişimlere yol açarak gelecekteki iş modellerini şekillendirmektedir. Şirketler, bu değişime hızla adapte olabilmek ve rekabet avantajı sağlayabilmek için dijital stratejilerini sürekli olarak gözden geçirmeli ve güncellemelidirler. Gelecekteki iş modelleri, teknolojik yeniliklere açık, müşteri odaklı, esnek ve inovatif şirketlerin öncülüğünde şekillenecektir.

Cyber Shell Studios, 2023 yılında Türkiye’nin önde gelen yazılım şirketlerinden biri olarak kuruldu ve geleceğin oyun dünyasına yön verme vizyonuyla yola çıktı. Şu an için ilk oyunumuzu piyasaya sürmemiş olabiliriz, ancak hedeflerimiz oldukça iddialı.

Şirketin kuruluşundan bu yana temel odak noktamız, hikaye anlatımına ve RPG (Role-Playing Game) türüne olan tutkumuzdur. Bu tutku, her projemizde derinlemesine ve zengin dünyaların oluşturulmasına yansıyor. Oyuncularımızı sadece eğlendirmekle kalmayıp aynı zamanda onları hayal dünyalarına sürükleyecek oyunlar geliştirmek için sürekli olarak araştırmalar yapıyoruz.

Gelecekte, Cyber Shell Studios ekibi olarak özenle tasarlanmış grafikler, derin hikayeler ve karakterlerle dolu oyunlarla oyuncularımızın karşısına çıkmayı hedefliyoruz. Müşteri memnuniyeti ve oyuncu geri bildirimleri bizim için kritik önem taşıyor ve bu geri bildirimleri dikkate alarak kendimizi sürekli olarak geliştirmek istiyoruz.

Cyber Shell Studios olarak, kullanıcı dostu arayüzler ve sorunsuz oyun mekaniği sunmaya özen gösteriyoruz. Oyunlarımızın sadece yaratıcı ve eğlenceli olmasını değil aynı zamanda kullanıcıların rahatlıkla oynayabilecekleri yapılar olmasını sağlamak için çalışıyoruz.

Şirketimizin geleceği, yetenekli oyun geliştiricileri, tasarımcılar ve hikaye yazarları ile daha da parlak görünüyor. Her proje için özgün ve kaliteli içerikler üretme konusundaki kararlılığımız, dünya çapında büyük bir oyuncu kitlesi tarafından desteklenerek bir oyun topluluğu oluşturma hedefimize ulaşmamıza yardımcı olacak.

Cyber Shell Studios, henüz ilk adımlarını atmış olsa da, gelecekte oyuncuların hayal gücünü harekete geçiren, eğlenceli anlar yaşatan ve oyuncuların kalplerinde özel bir yer edinen bir oyun yapım stüdyosu olarak yoluna devam edecek. Gelecekte daha büyük projeler ve başarılarla dolu bir serüvene hazır olun!

Ziyaret etmek için: Cyber Shell Studios

“İlk 72 saat” ifadesi genellikle bir afet, krizi veya önemli bir olay sonrasındaki ilk 72 saat için kullanılır.

Bu zaman dilimi, afet veya kriz yönetiminde çok önemlidir çünkü olayın ilk etkileri ve müdahaleler bu zaman diliminde belirgindir.

İlk 72 saat, afet sonrası hızlı ve etkili bir müdahale için kritik bir fırsattır. Acil durum ekibi, hayatta kalanları kurtarmak, yaralananları tedavi etmek ve olası ek afetlere karşı korunma tedbirlerini almak gibi öncelikli görevleri yerine getirmek zorundadır. Ayrıca, afet sonrası için gereken malzemelerin ve kaynakların yönetimi, evsiz kalanların barınması veya güvenli bir yere taşınması gibi konular da bu zaman diliminde çözümlenmelidir.

Bu nedenle, afet ve kriz yönetimi için “İlk 72 saat” çok önemlidir ve olası afetler için hazırlıklı olmak ve hızlı ve etkili bir müdahale yapmak için çok büyük bir fırsattır.

Bizler de son yaşanan deprem felaketi üzerine afet bilgilendirme plaftormumuzu “hiç bir kâr amacı gütmeden” kurmuş bulunmaktayız, amacımız başta deprem olmak üzere, ülkemizde etkisini göstermiş, gösterme ihtimali olan ve diğer tüm doğal afetlere karşı bilgilendirme ve bilinçlendirme platformu’muzu kurmuş bulunmaktayız.

İçeriğimizde son depremler, 4.0 ve üzeri depremler, ve #deprem tagi ile twitterda paylaşılmış tüm gönderileri görebileceğiniz, güncel bilgi içerikli makaleler ayrıca AHBAP derneği gönüllüleri tarafından oluşturulan Güvenli Bölgeler Haritası gibi bölümlerimiz bulunmakta. Bu bölümlerden anlık canlı bilgi alabilirsiniz. Her gün daha da geliştirdiğimiz platformumuz olan ilk72.com‘a sizleri de bekleriz.

Renklerin anlamları günlük yaşamda duygusal bir etki yaratır. Beş duyu arasında, görsellik daha ağır basar ve nöropazarlama duygu, dikkat ve hafıza düzeyini etkiler. Pazarlamaya uygulandığında, renkler kurumsal markayı oluşturmak için görsel bir kimlik verir. Kullanıcılar markayı diğer şeylerin yanı sıra renklerle de tanımalıdır, doğru seçimi yapmak çok önemlidir.

Pazarlamada renk türleri
Kırmızı renk şiddet, ateş, sıcaklık ve tutkuyu iletir. İyi ve kötü, şeytan ve melekler arasındaki mücadele, trafik işaretlerinde tehlikeyi bildirir veya önem ve gücü vurgular. Enerjik, güçlü ve zariftir. Pazarlama düzeyinde, bunu anlık satın almalara ve tekliflere uygulayabilirsiniz.

Turuncu rengin anlamı enerjidir, mevsimlere ve meyvelere atıfta bulunarak değişiklikleri ve canlılığı iletir. Kırmızıdan daha az agresiftir ve genç nesilleri satın almaya davet ederek yaratıcılığı ve mutluluğu etkiler.

Sarı rengin anlamı enerji ve mutluluktur; Öte yandan, aldatma ve korkaklıktır. Pozitif, neşeli bir renktir. Fazla kullanmak ağır gelir ama dikkat çekicidir.

Yeşil rengin anlamı büyüme ve yenilenmedir. Doğa, uyum ve tazelik, kendimizi çevreyle bütünleştirerek bize güvenlik sağlamak için bizi rahatlamaya yönlendirir. Sağlıkla ilgili sektörlerde kullanılmaktadır.

Mavi renginin anlamı istikrar, sadakat ve güvendir. Sakinliği, huzuru ve sorumluluğu iletir, sigorta şirketleri tarafından, inşaat ve konaklama ile ilgili sektörlerde kullanılır.

Mor rengin anlamı gücü, asaleti, lüksü, bilgeliği, yaratıcılığı, bağımsızlığı ve haysiyeti ifade eder. Gizem ve sihrin nostaljik dokunuşlarıyla kadınlarla ilişkilendirilir.

Pembe rengin anlamı kadın, feminen dünya, masumiyeti iletme, çocukluk ve romantizm ile ilgilidir.

Siyah renk gücü, lüksü, zarafeti ve ciddiyeti ifade eder. Bazen olumsuz anlamları olabilir, Batı dünyasındaki kötülüğü, ölümü ve yası aktarabilir, ona asi ve gizemli bir ton verebilir. Sofistike bir renk olan yazı tiplerinin tasarımında uygulanır.

Beyaz meleklerin ortamında ulaşılan saflığı, temizliği, alçakgönüllülüğü ve erdemi iletir. Kutlamalar için ve sağlık sektörüyle ilgili iş düzeyinde kullanılır: diş hekimleri, doktorlar daha çok kullanır.

Kurumsal imajımızı oluşturmak veya yenilemek için gördüğünüz gibi renklerle özel olarak ilgilenmelisiniz. Çünkü renkler potansiyel müşterilerinizin algısını etkileyeceğinden bu konuda seçici olmalısınız.

Bazen istediğiniz kadar uyusanız da uyandığınız zaman hiç uyumamışçasına yorgun uyanırsınız. İş hayatındaki stres, hastalıklar, yanlış beslenme ve buna bağlı nedenler olabilir.

Bu nedenler:

Yanlış beslenme: Geceleri ağır yiyecekler yemek, ihtiyacınızdan daha az kalori almak sabah yorgunluğuna sebep olabilir.

Aşırı kafein tüketimi: Fazla kafein tüketimi uyku kalitenizi negatif etkiler, bu durum da yorgun uyanmanıza neden olur.

Alkol tüketimi: Alkol beyin fonksiyonlarına etki eder, yorgun uyanmanıza, uykudan daha az verim almanıza neden olabilir.

Hormonal hastalıklar: Tiroit hormonlarında oluşan problemler metabolizmayı ve vücudun çalışmasını etkiler. Bu durumda yorgunluğa, sabah halsizliğine yol açabilir.

Psikolojik sorunlar: Depresyon ya da anksiyete durumları en çok sabahları kendini gösterir. Bu durum da sabah yorgunluğuna neden olabilir.

Intel ‘de çalışan iki araştırmacı Mathias Müller ve Vladlen Koltun akıllı telefonlar sayesinde ucuz maliyetli ve işlevsel robotlar yapabildiklerini fark ettiklerinde 2020 yılındaydık. Haberlerini almaya başladığımız openbot projesi gün geçtikçe daha da gelişip evrilmeye devam etmeye başladıkça heyecanlanmamak elde değil.

Araştırmacılar en düşük maliyetli robotların bile 10 bin dolar olduğu zamanlarda sadece 50 dolar maliyetinde robotlar üretmeyi başaracaklarını iddia ediyorlardı. Akıllı telefonların bir robotun ihtiyacı olan grafiklere, sensörlere, kamera ve hafızaya sahip olabildiklerini keşfeden araştırmacılar, telefonları bir robotun beyni gibi çalışacak şekilde kullanmayı hedefledi. Geriye ise bir oyuncak araba gibi dizayn edilecek ve telefon tutucusu olan gövdeler kalıyordu.

Araştırmacılar iki çeşit yazılım kullanmayı ön gördü. Öncelikle robot ile gövde arasındaki bağı sağlayacak daha sonra ise telefon ile robotun arasındaki bağ, telefon özelliklerini kullanabilmesi ile ilgili olacaktı. Bu robotların öncelikli su altı araştırmaları ve hava sahasında kullanılabileceğini ve deneneceğini söyleyebiliriz.

Sonuç ne olursa olsun bu kadar basit bir düşüncenin inanılmaz bir sonuç doğurduğunu yadsımak imkânsız. Denemelerde son teknoloji bir telefonunda düşük sistemli bir akıllı telefonunda kullanılabildiği bilgisi paylaşıldı. Bu iki telefonunda özellikleri gereği performansları bir olmasa da ikisi içinde başarılı denemeler oluşması umut vaat edici. Üretilen ilk deneme prototiplerinin en büyük özelliği bu robotların navigasyon ile hareket ederek yön bulabilmeleri ve çeşitli engelleri aşarak hedefe ilerleyebiliyor olmaları. (Otonom)

Projenin en güzel yanı aslında bu robotları satın almak zorunda olmadan kedinizin de tasarlayabiliyor olmanız. MIT acık kaynak kodu ile yazılımın bir parçası yayınlandı.  Kullanılan örnek kod Java, Kotlin, ve C++ yazılım dillerinde yazıldı. 3D yazıcılar kullanarak kendi tasarımlarınızı oluşturmanız mümkün ya da daha basit olarak çevrenizdeki sert kartonlar, plaklarla bile gövde tasarımı yapabiliyorsunuz. Tek gereken robot hareket sistemi için piller ve küçük bir motor. Akıllı telefona bağlı robotun kullanabileceği bluetooth gibi bağlantı şekilleri ile çeşitli kumandalarda kullanabilir ve kendi robotunuzu oluşturabilirsiniz.

Doğalgaz fiyatlarındaki artışla beraber ısınma gideri geçen yılın üzerinde olacak. Kış mevsiminin yaklaştığı bugünlerde verimli kombi-kazan kullanımı ile doğalgaz tüketiminde tasarruf sağlamanın mümkün olduğunu belirten Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Teknik Hizmetler Direktörü Murat Özberk, doğalgaz faturasını azaltmak için ipuçları verdi.

Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Teknik Hizmetler Direktörü Murat Özberk, evde doğalgazı verimli kullanarak; kısa vadeli para harcamadan yapılacak önlemlerle yüzde 20 ve uzun vadeli önlemlerle de toplamda yüzde 32 oranında tasarruf etmenin mümkün olduğunu belirtti. Özberk, doğalgaz faturasından tasarruf etmenin 7 yolunu şöyle açıkladı:

Kombi gidiş suyu sıcaklığını azaltın

Daha düşük kombi dönüş suyu doğalgazın daha az kullanılmasını sağlar. Gidiş suyu sıcaklığı düşürüldüğünde odalar eskisi gibi sıcak kalmaya devam eder. Gidiş suyu için tavsiye edilen sıcaklığın 60° C civarında ayarlanmasıyla bazı evlerde serinlik hissedilebilir ancak istenen her an sıcaklık tekrar yükseltilebilir.

Gidiş suyu sıcaklığını güvenilir bir şekilde azaltmak az bilinen ancak çok etkili bir yöntem olmakla beraber evlerin yıllık gaz kullanımında yüzde 8 tasarruf sağlanabilir.

Sıcak suyu ECO modda kullanın

Bir kazanda ön ısıtma işlevi sıcak suyu her an musluktan akmaya hazır olması için tasarlanıyor. Bu da kazanın her zaman bir miktar suyu sıcak tuttuğu anlamında geliyor. 

Eco mod kapalı iken kombi daima istenen sıcak suyu sağlayabilmek için kendini hazır tutar ve enerji harcar. Eco modun açılmasıyla birlikte sıcak su ihtiyacı gerçekleştiğinde ısıtma fonksiyonu devreye girer ve ısıtma başlar. Bu nedenle sıcak su gelmesi biraz uzun sürebilir. Sürekli sıcak su ihtiyacı olmayan evler için bu fonksiyon açık olabilir. Böylece gaz kullanımında yüzde 5 tasarruf elde edilebilir.

İhtiyacınız kadar ısının, oda sıcaklığını düşürün

Enerji krizi beklentisi nedeniyle Almanya, İspanya ve Yunanistan gibi Avrupa Birliği ülkeleri Kamu Binalarında ortam sıcaklığını 19 ° C olarak sınırlandırdı. Oda sıcaklığını 1 ° C düşürmek yıllık gaz tüketimini yüzde 7 oranında azaltıyor.

Ev ortamında önerilen oda sıcakları 20-22° C, bebek odaları 23-24° C ve yatak odaları-mutfaklar 18° C’dir. Banyolar ise standart değer olan 20° C’ye ayarlanmalı, banyo yapmadan 1 saat evvel 24° C yükseltip sıcaklığı artırabilir ve banyo sonrası tekrar standart değere ayarlayarak tasarruf sağlanabilir.

Kapı ve pencerelere yalıtım yapın

Kapı ve pencereleri kontrolsüz hava girişine karşı yalıtmak ve pencereleri mevsimine göre yaz-kış konumuna göre ayarlamak enerji tasarrufu sağlar. Pencerelerden evi havalandırırken ısıtma sistemini ve pencereye yakın radyatörleri kapatmak kombi dönüş suyu sıcaklığının düşmesini engelleyeceği için tekrar ısıtmak için harcanacak doğalgaz tüketimini azaltır.

Daha dengeli bir ısıtma için tesisatınızda hidrolik dengeleme yapın

Radyatörde termostatik vana yoksa dengeleme yaparak enerji tasarrufu yapılabilir. Bu işlem kombinize en yakın radyatörden en uzak radyatöre doğru radyatör vanasını kısarak yapılır. Bu konuda uzman ekiplerden de destek alınabileceği gibi kendiniz de bu işlemi yapabilirsiniz.

Panjur veya kalın perde kullanın

Güneş battıktan sonra veya geceleri yatmadan önce panjurları indirmek ve radyatörlerin önünü kapatmayacak şekilde kalın perde kullanımı ısı kaybını azaltır ve enerji tasarrufu sağlar.

Radyatör arakalarına parlak yüzeyli yalıtım levhaları koyun

Isı kaybında sıcaklık farkı ne kadar yüksekse enerji kaybı da o kadar yüksek olur. Radyatörler doğası gereği arka yüzlerini ısıttığı için buralara parlak yüzeyli yalıtım levhaları koyarak enerji kaybını azaltılabilir, böylece tasarruf elde edilebilir. Levhaların parlak yüzeyli olması da ısı ışınımına karşı yansıtma yaparak yalıtım verimliliğini arttırır.

Uzun vadeli 6 tasarruf seçeneği

1. Yılda 1 kez kombi bakımı yaptırmak, yanma verimini kontrol etmek, hasarlı ve aşınmış parçaları değiştirmek, basınç kontrollerini ve gerekli temizlikleri yapmak hem cihazın ömrünü uzatır hem de enerji tasarrufu sağlar.
2. Çift camlı pencereler normal pencereye göre ısının büyük bir kısmını içeride tutar. Tek camlı pencereleri çift camlı pencereye dönüştürmek enerji tasarrufuna önemli ölçüde katkı sunar.
3. Eski tip yoğuşmasız cihaz evden baca yoluyla atmosfere kaçan sıcak gazlar şeklinde ısıyı boşa harcar.  Yapılacak cihaz değişimi ile cihazın verimliliği katlanır.
4. Oda sıcaklığını azaltıp çoğaltmak için normal radyatör vanaları termostatik vanayla değiştirilmeli. Akıllı termostatlar, bir uygulama aracılığı ile merkezi ısıtmanın kontrol edilmesini sağlar. Uzaktan kontrol internet üzerinden veya akıllı telefonlarla bluetooth üzerinden yapılabilir. İhtiyaca göre programlama yapabilir, hareket sensörü opsiyonunu da değerlendirebilirsiniz.
5. Isıtma sistemimizi dış hava sıcaklığına göre otomatik olarak kontrol eden, dış hava sıcaklığı düşümünde dış hava sensörleri, iç hava sensörleri ile iletişim kurarak kazan giriş suyu sıcaklığını otomatik olarak yükseltir. Güneş açtığı hava sıcaklığı yükseldiğinde tam tersi gerçekleşir ve enerji tasarrufu sağlar. 
6. Duvarlara ve tavanlara yapılacak optimum yalıtım kalınlığının hesaplanması ve uygun kalınlıkta izolasyon yapılması tavsiye edilir.

Adaçayının Sağladığı Faydalar Nelerdir?

Adaçayı,ayrıca çay, yağ ve merhem şeklinde de kullanılabileceğimiz çok yönlü bir bitki olarak bilinir. Şifalı bitki ve baharat bitkisi olarak bilinir. Adaçayı faydaları arasında boğaz ağrısı, öksürüğün giderilmesi ve beyin sağlığının korunması yer alır. Dünya genelinde 5000’den fazla türü bulunmaktadır.

Ülkemizin Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetiştirilip satılmaktadır. Özellikle yaz aylarında birçok yerde yol kenarında satılmaktadır. Kötü kolesterol kalbi olumsuz etkileyen bir faktördür. Bu sebeple kötü kolesterolü mutlaka düşürmek gerekir. Adaçayı tüketmek kandaki kötü kolesterol seviyesini düşürür ve iyi kolesterol seviyesini yükseltir.

Belirli kanser türlerine karşı koruma sağlar. Kanserde anormal hücre çoğalması önde gelen ölüm nedenidir. Adaçayı, meme kanseri, cilt kanseri, böbrek kanseri, karaciğer kanseri, ağız kanseri ve kolon kanseri dahil olmak üzere birçok kanser türünü önler. Kanser hücresinin Elişimini baskılar. Hücre ölümesini uyarımaktadır.

Boğazınıza iyi gelmektedir. Öksürük ve ses kısıklığına karşı etkilidir. Boğaz ağrılarında için gargara yapabilirsiniz. Bir bardak kaynar suya bir tutam adaçayı ekleyin. 5-10 dakika infüze edilir. Süzün ve soğutun. Çay henüz ılıkken gargara yapılır.
Astıma da faydalı gelir.

Ferahlatıcı ve rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Bu nedenle astım için kullanılabilir. Havzaya astım için yeterli kaynar su dökülür. Birkaç damla adaçayı yağı ekleyin ve buharı içinize çekin. Bu şekilde kullanıldığında burun tıkanıklığını da giderir.
Zamanın acısını azaltın. Bazı kadınlar adet döneminden hemen önce kasık ağrısı yaşarlar. Adaçayı adet krampları için kullanılabilir. Adet sancılarını gidererek rahatlama sağlar.
Hazımsızlığı gidemek için kullanılır. Sindirim sularının salgılanmasını uyararak rahatlamanıza yardımcı olur. Bağırsak hareketlni ayrıca safra akışını düzenlemektedir. Pankreas fonksiyonunu uyarır.
Bağışıklık sistemine katkı sağlayarak güçlendirir.

Bakteri ve virüslerden kolayca etkilenmemek için bağışıklık sisteminin güçlü olması gerekir. Adaçayı bağışıklık sistemini güçlendirir ve dış enfeksiyonlara karşı koruma sağlar.

Kemik sağlığını korur. K vitamini, vücutta özellikle kemikler için iyi olan nadir bir vitamindir. Adaçayı, yüksek K vitamini içeriği nedeniyle kemik yoğunluğunu artırır. Yaşa bağlı kemik hastalıklarına karşı koruma sağlar. Adaçayı tüketerek günlük K vitamini ihtiyacınızın %27’sini karşılayabilirsiniz. ILT hastalığı için uygundur. Sedef hastalığı ve egzama gibi cilt hastalıkları için merhem yapımında kullanılabilir. Cildin iltihaplı ve lekeli bölgelerinde etkilidir.
Birçok vitamin ve mineral içerir. Günlük K vitamini ihtiyacınızın %10’unu karşılar. Ayrıca çinko, magnezyum, bakır ve A, C ve E vitaminlerini içerir.
yüksek antioksidan içeriği. Antioksidanlar vücudun savunma mekanizmalarını güçlendirir ve kronik hastalığa neden olan zararlı serbest radikalleri etkisiz hale getirir.

Adaçayı, vücutta antioksidan görevi gören 160’ın üzerinde polifenol içerir. Bu sayede kansere karşı koruma sağlar. Kötü kolesterolü düşürür.
Ağız sağlığını koruyun. Plağa saldıran mikropları nötralize eden antibakteriyel özelliklere sahiptir. Adaçayı ile gargara yapmak ağız sağlığınızı korumanıza yardımcı olabilir. Ağız gargarası diş çürümesine neden olan bakterileri yok eder. Aynı zamanda diş apsesi ve boğaz ağrısı oluşumunu engeller. Diş etlerinizin sağlığını korur.
Menopoz sırasında faydaları. Menopoz sırasında östrojen seviyeleri düşer. Östrojen hormonu azaldıkça vücutta çeşitli değişiklikler meydana gelir. Sinirlilik, sıcak basması ve aşırı terleme bu belirtilerden bazılarıdır. Adaçayı içinde bulunan bileşikler östrojenik hormonların artmasına yardımcı olur. Sıcak basmaları ve aşırı terlemeyi azaltır.
Şeker hastalığına iyi gelir. Kandaki glikoz seviyesini düşürür. Araştırmalar, kandaki yağ asitlerinin salınmasına yardımcı olduğunu gösteriyor. Bu insülin duyarlılığını artırır.
Hafıza ve beyin sağlığı üzerinde olumlu etki. Bir çalışmada, hafif ila orta derecede Alzheimer hastalığı olan 39 katılımcı, dört ay boyunca düzenli olarak adaçayı tüketmiştir. Bu bireyler 4 ayın sonunda hafıza, muhakeme, problem çözme ve diğer bilişsel testlerde daha iyi performans gösterdiler. Adaçayı tüketimi ayrıca sakinleştirici ve ruh hali artışı sağlar. Sinir sistemini güçlendirir.
Dijital sisteminizi özgürleştirin. Karın ağrısını önlemek için rosmarinik asit içerir. İshal ve gastrit oluşumunu engeller. Bağırsak iltihabını azaltır. Adaçayı Nasıl Demlenir Adaçayı taze veya kurutulmuş yapraklarla demlenebilir. İki demleme yöntemi vardır. İlk yöntem 2 su bardağı suyu kaynatır. Kaynayan suya 1 çay kaşığı kuru ve ezilmiş adaçayı yaprağı ekleyin. Dilerseniz kuru yapraklar yerine 5-6 taze yaprak ekleyebilirsiniz. Bu şekilde 5 dakika demlenir. Ocaktan alıp bal ile ısıtıp içebilirsiniz.
İkinci bir yöntem olarak çay poşetleri demleyebilirsiniz. Kaynar suya çay poşetleri ekleyin. Çaydanlığı kapatın ve 5 dakika demlenmesine izin verin.

Ne Kadar Kullanmalıyız?

Adaçayı çay olarak demlerken günde 2-3 bardak tavsiye edilir. Günde 2-3 bardağı aşmayın. Adaçayı nasıl kullanılır? Bitki çayı demlemek ve içmek yaygındır. Yaprakları taze veya kuru çay haline getirilebilir. Ege bölgesi başta olmak üzere birçok yerde toplanıp satılmaktadır. Bitkinin çiçeklerinden gargara yapabilirsiniz. Sirkeyi çiçek ekleyerek de kullanabilirsiniz.
Adaçayı yaprakları kurutularak tavuk, kaz ve ciğer gibi et yemeklerine eklenerek yemeğe farklı ve hoş bir aroma kazandırılabilir.

Ada Çayının Zararları Nelerdir?

Birçok faydası vardır, ancak bazı insanlar için zararlı olabilir. Adaçayı, nane ailesinden bir bitkidir. Nane bitkisi türlerine alerjisi olan kişiler için zararlı olabilir. Bu kişiler kullanmadan önce bir doktora danışmalıdır. Aşırı doz erkek kısırlığına neden olabilir.
Şeker hastası olanların kullanması önerilmez. Rahim kaslarını uyarır. Aynı zamanda süt üretimini de engeller. Bu nedenle hamilelik ve emzirme döneminde kullanmayınız. 6 yaşından küçük çocuklar için değil. Düzenli olarak ilaç kullanan kişiler doktora danışmadan kullanmamalıdır. Günde 3 bardaktan fazla içmek karaciğer ve sinir sistemine zarar verebilecek yüksek tansiyona yol açabileceğinden, özellikle Alzheimer hastalığı veya diyabet için ilaç kullanan kişiler için önerilmez.

Her gün çok fazla almamaya dikkat edin. Kanser hastaları belirli adaçayı türlerini tüketmekten kaçınmalıdır.

Kediler Neden Ayağa Saldırır?

Evcil hayvanlarımızın hepsinin birbirinden farklı, kendilerine özgü birer canlı olduğu bir gerçek. Yalnız bu gerçekle yaşamak bazen aynı evi paylaşan insanlar için sorun haline dönüşebiliyor. Yaşanan çeşitli sorunların başında en önemli problem, kedi sahiplerinin yaşadığı kedi ısırma problemi. Bilmeliyiz ki her canlının düşünme yeteneği olmasa bile içgüdüleri, hisleri ve şahsına münhasır psikolojik karakterleri mevcut. Üzerinde çok fazla araştırma yapılmasına rağmen bazı canlıların tavır ve davranışları kısmen çözümlenebilmiş durumda. Ancak kedilerin özellikleri baz alındığında onları analiz etmek ve karakteristik özelliklerini keşfetmek çok daha zor. Bu sebeple siz de sürekli kedim neden ayağımı ısırıyor diye sorguluyorsanız, gelin kedi saldırması neden olur inceleyelim.

Genellikle kedileri nankör diye nitelendirirler. Bunda haklılık payları olduğunu söyleyebiliriz. Bu tabiri minik tüylü dostlarımıza kullanma sebebimiz ise başlarına buyruk davranışları olan canlılar olmalarından kaynaklanıyor. Sokak kedilerini göz önünde bulundurarak bir örnek verelim. Sokak kedileri hem çok hareketli, hem de yemeklerini kendi çabalarıyla bulmak zorunda oldukları için atik canlılardır. Eğer sevimli dostunuzu sokaktan sahiplendiyseniz gözünüz aydın! Bu günden itibaren haylaz bir çocuğunuz oldu demektir.  Bilin ki yüksek enerjisi tüm evinize sirayet edecektir. Bir de sahiplendiğiniz dostunuz yavru bir kediyse işiniz daha da zor. Kedi ısırma problemi yavru kedilerde de baş gösteren bir sorun. Yavru kediler henüz kendilerini keşfetmediklerinden davranış edinmeelri için biraz zamana ihtiyaç var. Bu sebeple yavru kediler ayaklara neden saldırır diye düşünmeyin. Hareketli olan her şeyin dikkatlerini çekmesi bile bu davranışı sergilemelerine sebep olabilir. Sırf bu yüzden onunla oynamak ve ilgilenmek için siz de fazla enerji harcamak zorunda kalabilirsiniz.

Kedilerin hareketli yaşamları ile ilgili tek istisnanın kısırlaştırılmış ve hazır mamaya alışarak miskinleşmiş olan kedilerde farklılık gösterdiğini belirtelim ancak bu bile her zaman söylediğimiz gibi olmaz. Bu dostlarımızın da çoğu zaman enerjilerini üzerlerinden atamadıklarını görüyoruz. Hal böyle olunca da kediniz, hiç ummadığınız anda sizi kedi saldırma problemi ile karşı karşıya getirebilir. Bu davranışı enerjisini atamayan kediler yaptığı gibi, fazla ilgiden sıkılan ve rahat bırakılmak isteyen kediler de yapabilmektedir. Kendi başlarına kalmayı çok seven ve biraz içlerinde bencillik barındıran bu dostlarımız, sürekli ilginin kendilerinde olmasından sıkıldıkları için size böyle cevap verebilirler. Tabi yazının başında bahsettiğimiz gibi kedi saldırması neden olur sorusuna bir diğer yanıt da yaşadıkları psikolojik travmalardır. Uzun süre evde yalnız kalan, ilgi isteyen, sakin ev yaşamına uyum sağlayamamış bir kediden de farklı bir davranış sergilemesini beklememiz doğru olmayacaktır.

Siz evdeyken ve her şey yolunda diye düşündüğünüz bir anda kediniz ısrarla ayağınıza saldırmaya ve ısırmaya mı başladı? Hemen kedim neden ayağımı ısırıyor, bu durumda ne yapmalıyım diye düşündüğünüzü duyar gibiyim. Muhtemelen minik dostunuzun maması bitmiş ya da kumu temizlenecektir ve size bu davranışıyla uyarı mesajı vermeye çalışıyordur.  Mümkünse o an geldiğinde ayaklarınızı ondan koruyun! Ayaklarınıza saldırdığı an yapmanız gereken tek şey, aranızda bir kapı ya da başka bir engel koyarak algısını ayaklarınızdan uzaklaştırmak olmalı. Bu kedi ısırma problemi için alternatif bir çözüm olacaktır.

Kediler doğaları gereği çok dikkatli ve her sese kulak kabartan, her gördükleri farklı şeye aynı anda odaklanmaya çalışan sıra dışı canlılardır. Onun aynı hareketi bir daha tekrarlamasını istemiyorsanız, bazı yapmanız gerekenler olacak demektir.

 Diyelim ki tüm gün çalışıyorsunuz ve eve geldiğinizde kediniz bahsettiğimiz gerekçeler nedeniyle size bu davranışı sergilemeye başladı. Belli ki sizi özlemiş ve tüm gün evde sıkıldığı için, onu yalnız bırakmanızın intikamını ayaklarınızdan çıkarmak istiyor. Hemen onunla aranıza dikkatini o yöne çekecek bir şeyler koymanız lazım. Bu aranıza girecek bir nesne olabilir, başka odaya girerek kapıyı kapatıp davranışını tekrarlamaması için ona biraz zaman tanımak da olabilir. Ya da uzun saplı ve tüylü oyuncaklarla dikkatinizi başka yöne çekerek davranışı unutmasını sağlayabilirsiniz. Ayrıca siz yokken farklı noktalarda oyun oynayabileceği alanlar oluşturmanız da işinize yarayacak bir yöntemdir. Kedi saldırması neden olur sorusuna bir diğer alternatif çözüm önerimiz ise camdan dışarı bakmayı çok seven dostunuzun dikkatini çekmek için cam önüne kuşyemi koyarak gelen kuşlara odaklanmasını ve yaptığı olumsuz davranışlardan uzaklaşmasını sağlayabilirsiniz.